16 Nisan 2009 Perşembe

Sen 'AŞK'ı bir de çocuktan dinle!

Sabahım 'neşe'lenmemiş henüz... Çın çın da çın çın çocukların arasında bir hayli 'yaşlı'yım. Onlara ayak uyduramayacağımı bildiğim için, izin istiyorum: 'Bugün benim istediğim parçaları dinleyebilir miyiz?' (Sabah sabah bizi uyur-gezerlikten ancak müzik uyandırabiliyor; zira 07:30'da başlıyor okulumuz)

İznim çıkınca, Sezen Aksu 'Küçüğüm'ü söylüyor, çocuklar legolarıyla dehşetengiz yapı-inşaat çalışmalarına başlıyor, bense o düşünceden bu düşünceye dalıp dalıp çıkıyorum...
Birden yanımda Berke beliriyor: 'Bu müzik çalarken hiçbir şey yapamıyorum öğretmenim.' 'Öyle mi, sevdiniz sanmıştım...' 'Hiç sevmedim, aynı aşk gibi!'(İğrenç bir şeyden bahseder gibi yüzünü buruşturarak) 'Aşk gibi mi?!' 'Evet, aşk gibi!' 'Hımmm merak ettim şimdi, aşk lego oynatmaz mı?' 'Hayır!' 'Pek anlayamadım, nasıl bir şeymiş bu aşk?' 'Aynı bozuk yemek gibi, hiç hiç yemek istemezsin. Pulp Fiction'ı açalım!(Takla gösterisinin müziği olduğu için adını biliyor)
Şaşkın öğretmen ben, hurra çığlıkları arasında Berke'nin tercihi şarkıyı açıyorum. Kuduruk müzikle kanımızın debisini arttırıyoruz. Ve ben aşkı böyle güzel tanımlayan tertemiz çocuk kalbine aşık oluyorum... Her hafta yaptığımız beyin fırtınamızın konusu; bu hafta tabii ki AŞK oldu :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Reyhan Cadısı derler ki;