22 Temmuz 2011 Cuma

VEDA...

Bu bir veda yazısıdır.
Kayıp fotoğrafların bulunmasıyla, gecikmiş, Eğlence Dünyasına veda eden miniklerin yazısıdır.
***

Minik Yıldızların dönem içinde çekilen fotoğraflarından oluşan klip izlenildi,
CD hatıra olarak kendilerine hediye edildi.

Karne günü okul saatinin azaltılmasına her daim gıcık olan öğretmenleri ile
mutfak etkinliğinde yapılan çılgın yaş pasta kesildi.

Sınıfta onlar için depolanan ne varsa "çeyiz"leri olarak özel poşetlerde kendilerine verildi.
İçerisinde sürpriz hediyelerle birlikte...
En çok kitap okuyan çocuklara ödülleri verildi. Katılan tüm çocuklar hediye aldı.
Bu üç cücenin okudukları kitap sayısındaki ağırlık hediyelerindeki ağırlığa da yansıdı tabii...
Tam 7 senedir hiçbir öğrencisine karne vermeyen öğretmenleri tarafından, bu defa da
çok başarılı miniklerine BAŞARI BELGESİ verildi.
Mutlu olundu. Hüzünlenildi.
Bol bol öpücük atıldı. Kucaklanıldı.
"Ben 1. sınıfa gitmiycem, yine anasınıfına gelicem" denildi :))
Bir Eğlence Dünyası daha burada sona erdirildi...
Gökten düşen üç elma şappırt şuppurt yenildi:))



18 Nisan 2011 Pazartesi

Küçük Devrim Erbil'ler

Bugünlerde Devrim Erbil üzerine okumalar yapıp, resimlerini araştırıyorum.

Devrim Erbil Hoca çocuğun belli bir yaşa kadar ellerinin yönlendirilmemesi gerektiğini, yönlendirildiği takdirde bunun hem yaratıcılığını hem tekniğini olumsuz etkileyeceğini söylüyor.



Eğer çocuğun resim yapmasını istiyorsak çocuğa bol bol malzeme alacak (Çeşit çeşit boyalar, renkli kağıtlar...), sergilere götürecek, resimle ilgili belgeseller seyrettirecek, eline ünlü ressamların resimlerinin olduğu kitaplar verecek, ama asla 'şöyle yap, böyle yap' demeyeceğiz. Çocuk kendi kendine yolunu bulacak, içindeki rengi dışarı çıkartacaktır.



Tam benlik anlayacağınız :)) Hemen kağıdı, boyayı, fırçayı toplayıp doğru bahçeye koşturuyoruz. Küçük Devrim Erbil'ler iş başında!



Çocukların dünyasını en iyi bilen Picasso 'bir resim asla bitmez' demiş ya, bizimkilerin resimleri bitmek bilmiyor, ama süremiz bitiyor:( Bir etkinliğin, bir günün daha sonuna geliyoruz. Ve ben o uyuz hatırlatmayı yine yapıyorum: 5 dakika sonra sınıfa girmek için toplanma zamanı!


Hava pırıl pırıl, çocuklar cıvıl cıvıl, resimler ışıl ışıl!

Eller mi; elleri boş verin. Elleri kirli çocuklar, anneler için hep güzel :))

14 Şubat 2011 Pazartesi

Zaman Ayarı :))

Minik Yıldızların zaman kavramı, bizim zaman kavramımızdan birazcıcık farklı :) "5 dakika sonra çalışma sayfalarını tamamlayıp, bahçe etkinliği için hazırlanıyoruz çocuklar" dediğimde ya çok çabuk hazırlanıp "5 dakika hala bitmedi mi" diye sıkıştırır ya da çok yavaş hareket edip "5 dakika daha bitmedi ki" diye gevşetirler :)) Zaman kavramı konusunda ne kadar deneyimsiz olduklarını göstermenin daha şirin bir yolu olabilir mi?
Onlardan soyut zeka gerektiren "zaman kavramı"nı çok çabuk şekilde algılamalarını ve anlamalarını beklemek yanlış olur. Biz de sınıfta "süreli" herhangi bir aktivite yaparken kum saati kullanıyoruz. Sonuç mükemmel!

HANİMİŞ: Fotoğraflarda "her zaman, her yerde daima farklı" olan Minik Yıldızların büyük yıldızlarla hazırladıkları orjinal tasarım kum saatleri görülmektedir. E bizden de başkası beklenmezdi değil mi :)))



8 Ocak 2011 Cumartesi

Meraklı Minik Birey

Zaman hep ilerliyor; bize göre yavaş belki ama çocuklar için hep tam gaz! Minik Yıldızlar artık sınıf içinde hangi köşeyi seçerse ya da nereye koyarsan orada duran bir robottan çok tercihleri ve zevkleri olan 'meraklı-minik birey'lere dönüştüler. Ve ben o meraklı minik bireylerin karşısında hep sevinç duyuyor hep çoşku doluyorum!

'Deney yapmayacak mıyız öğretmenim?'

'Eyvah gene deneye vaktimiz kalmadı mı?'

'Evet vaktimiz çok azalmış çocuklar, ne deneyi yapabiliriz ki azıcıcık sürede?'

'Renk karıştırmacaaaaaa!!!'

6 Ocak 2011 Perşembe

Kar Yağmayan Kış Mevsimi

Sonbahar, kış, ilkbahar, yaz!
Şunun şurasında dört tanecik mevsim; özellikleri farklı, mevsiminde öğretmesi ballı.
'-dı', eskiden, artık değil. Kış mevsimini hakkında bilgi paylaşımı yapacağız. Resimlere bakıyoruz. Kar yağıyor, çocuklar kızakla kayıyor, eldiven-atkı-şapka takılmış, kar botları giyilmiş, sobalar yakılmış(Resimler de hep soba kullanılıyor; çizerler çok nostaljik sanırsam) , kestaneler pişiriliyor aman da aman! Bir de yukarıda sergilenmekte olan bizim durumumuza bakın :))
'Kar yağmayan kış mevsimi mi olurmuş!' (Ayşe Naz)
Küresel ısınma, mevsimler de şaşma, n'apıcaz; kafayı çalıştırıyoruz. Güneşten göz açamasak da bebelere 'kışlık kıyafet'ler giydirip, kar duasına çıkıyoruz:

'Çok karlar yağsın Allah'ım, o kadar çok yağsın ki dışarıdan sadece kafam görünsün!' (Remzi)