19 Haziran 2012 Salı

Bana, beni anlat hoca!

Öğretmenler için yapılacak yaz seminerleri öncesinde arkadaşımla konuşuyorum, işte sırasıyla beklentilerimi-öngörülerimi sıralıyorum:

1) Salona girmeden program akış çizelgesi verilecek. (Teknoloji özürlü ben, MEB'in sayfasını kontrol etseymişim açıklanmış programı zaten görecekmişim. Neyse ki, benim gibiler için program girişte panoya asılmıştı. 300 öğretmene 3 sayfalık programı dağıtmak saçma bir fikirdi; devletin parasını çarçur etmeye gerek yok, kendin çıktı al bi' zahmet değil mi...)

2) Çay-kahve vb. içecek satışının yapılacağı stantların oluşturulması. (Kimseler yapmayınca toplantı salonunun yakınında bulunan uyanık hipermarket(!) amcam açıverdi. Helal olsun kendisine "dönmeyen sermaye böyle döndürülür" dersi vermiştir "para yok" diye diye ağlayan bizim müdürlere...)

3) Senelerdir zamanın gerisinde kalmış mıy mıy mıy müfettişlerin, 21 aylık oğlumun görse "bu nedir" diyeceği sakil slaytlardan, kelime kelime-adeta işitme engelliler  dersi verir gibi- okudukları hep aynı konuları dinlememek! Artık  ben dili / sen dili / işte çocukları sevin / başını okşayın / göz teması kurun / veli ziyaretleri yapın / REM'e çocuk göndermeyin... bıdı bıdılarını dinlememek! Adam gibi eğitimi can damarından yakalayacak konuları uzmanlarına sundurmak.

("Küçük Hakan büyük gemi geçiyor" hikayeciğiyle başladığı, adeta stand up sanatçısı gibi devam ettirdiği semineriyle öğretmenden önce anne-baba eğitimi veren  Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu,

"Aşağıdaki şıklara baka baka yukarıyı göremez hale getirdiğimiz öğrencilerimiz"i bize gösterirken bol bol güldüren Ahmet Şerif İzgören,

Şiveli, rahat rahat konuşmasıyla anlattığı "beden dili"yle Prof. Dr. Ziya Selçuk,

"Çocuklarımız yeteri kadar ten ve söz teması kuramadan büyüyorlar, sorunun temel ihtiyacı yerine, akademik ihtiyacını gidermeye çalışmak anlamsız ve yok edicidir" diye bence tüm seminerin can alıcı noktasını bulan Prof. Dr. Selahattin Turan,

"Eşref Armağan"ı sayesinden tanıdığım ve öğrencilerime de tanıtacağım Prof. Dr. Ayşegül Ataman,

"Sorular, görmemiz gerekenleri farklı ve derin görmemizi sağlayacaktır, Bugün okulda ne sordun Richard?" diyerek anlatan;  renkli, pür neşeli, eğlenceli kişiliği ve sunumuyla çok şeyler öğrendiğim Doç. Dr. Nurdan Kalaycı,

"En büyük sahne sanatçıları sizsiniz ve güzel bir okul şarkısıdır "Neşeli ol ki genç kalasın, bu dünyadan zevk alasın"  şarkısını söyleyerek konuşmasını bitiren, 'Merkezi Üssü Öğrenci Olan Bir Sarsıntı Yaratmak' gibi çarpıcı isimli bir semineri veren, ve seminer hiç bitmese dedirten, şiirsel üslubu, tiyatral hareketleri ve iyi ki öğretmenim dedirten hoş sunumuyla  Prof. Dr. Ayhan Aydın, 

ben sizlerden çok şey öğrendim. 
Ben öğrenmeyi, kiri-pası atmayı, tazelenmeyi, coşkuyu her zaman severim.
Tekrar güzeldir; bazen en basit ama en hayati konuları unutabiliyor insan, çokça şeyler hatırladım.

Açık söyleyeyim beklentimin çok üstündeydi; bunu beklemiyordum. Alanında uzmanlaşmış, popüler, anlatabilen, zengin ve modern bir sunumla hazırlanmış hocaları bir arada, hem de ücretsiz olarak, tüm Türkiye'de aynı anda öğretmenlerin hizmetinde olacağını düşünmemiştim. Beni yanıltan, 2 yıl sonra döndüğüm mesleğimde adeta tepeden tırnağa bakım-onarım-cila-gaz işleminden geçirerek sahalara gönderen bakanlığa teşekkürlerimle...)

HANİMİŞ:  Programda adı olup da yazmadığım hocaların var bir sebebi elbet; yakında...
                    Diğer maddeler de var tabii, 3. madde uzayınca onlar da yakında :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Reyhan Cadısı derler ki;