9 Kasım 2012 Cuma

Neden öğretmenlik yapılır?

Kız kardeşim bizdeydi.
Yeni hayatımı beğenmediğini söyledi. İki yıllık ücretsiz izinden sonraki çalışma hayatımla yeniden şekillenen hayatımı kastediyordu.
"Sabah erkenden kalkıyor bir sürü iş yapıyorsun, okula gidiyor çalışıyorsun öğlen eve geliyor bir sürü iş daha yapıyorsun, oğlanla ilgileniyorsun, bir sürü iş daha ve yemek yapıyorsun, oğlanın işlemlerini tamamlayıp, kendine kalan zamanda da internetten çocuk gelişimi videoları izliyorsun!!!"

Evet söyledikleri doğru.
Farkındayım bunun; kendime kalan zamanı da çoğunlukla oğluma ve çocuklarıma dair okuma ve incelemelere ayırıyorum. Hiç bitmiyor okuyacaklarım; tam bitirdim dediğim noktada başka bir şey keşfetmiş oluyorum. Haydaaa bu sefer ona başlıyorum :)) Belki bunu gören birilerinin veya çoklarının kendime zaman ayırmıyorum diye bana acıması normaldir 
ama
şu bir gerçek;
en çok şu aşağıda gördüğünüz 17 miniği
ilk defa sinemaya-hem de gözlüklü sinemaya- götüren öğretmen olmayı seviyorum!

Neden mi öğretmenlik yapılır;
gece heyecandan uyuyamayıp, "Işıklar kapandığında, çok karanlık olcak mı?", "Korkarsam elimi tutar mısın", "Tam yakalayacaktım elimden kaçırdım deniz kaplumbağasını", "Öğretmenim çok güzeldiiiiii, gene gelelim miiii?" duyabilmek, boncuk gözlerdeki memnuniyeti görebilmek, cıvıltılarını hissedebilmek için tabii ki de...
Herkese nasip olmuyor bu...
Bu da benim mesleğimin en güzel tarafı işte!


Ankamall Cinemaxsimum Sinemaları'nda 
Sammy'nin Maceraları 2'yi gözlüklerle izlemiş pek mutlu Minik Yıldızlar görmektesinizdir.
Şakacı sonbaharın yağmuru, rüzgarı, fırtınası bizi durduramamıştır...

5 yorum:

  1. kutsal meslek! bende öğretmen olmak istemiştim ama kader başka yerlere savurdu işte! keşkde tekrar seçme şansım olsaydı

    YanıtlaSil
  2. Öğretmen-lik kutsal, amenna! Lakin neden hep böyle yaban ve iyileştirmeye muhtaç... "Emekleriniz boşa gidiyor hissi" bende hep baki, zira öğrenciler işte gözümün önünde... Benim "eğitim fakülteleri"nden "alıp-veremediğim" olduğu zaten malumun, o sebeple susuyorum şimdi. Belki ilerde "geniş bir yazıyla" cevap veririm.

    Ama bak Emrah Serbes ne demiş: "Bir öğretmen arkadaşım var, okullarını depreme dayanıklı hale getirmek için yıkıp yeniden yapacaklarmış. Öğrenciler müdürün kapısına dayanmış, “Biz yıkalım hocam!” diye. İşte okul sevgisi. Okul böyle bir yer, orada öğrenilen her şeyi nefret ederek öğrendik. Milli eğitim bakanı olsam, bütün iyi yazarları müfredattan çıkarırdım. Edebiyat hocası kazma olduktan sonra ders kitabına Sait Faik koymanın anlamı yok. İyi yazar veli yarısıdır zaten. Bir hadise olmadıktan sonra okula gelmesine gerek yoktur."

    Bilmem hissetirebildim mi anlatmak istediğimi...

    İmza: Kız kardeş...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Edebiyat hocası kazma olduktan sonra ders kitabına Sait Faik koymanın anlamı yok." cümleni çok beğendim, çok etkilendim harfleri sinirli kız kardeş...

      "İyi yazar veli yarısıdır zaten." cümlende ise anlamk için yardıma ihtiyaç duymaktayımdır sevgili kız kardeş...

      Sil
    2. Alıntıladığın 2 cümleyi de ben değil Emrah Serbes kurmuş.
      ["İyi yazar veli yarısıdır" için "teyze anne yarısıdır"dan yola çıkınız...]

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Reyhan Cadısı derler ki;