31 Mayıs 2013 Cuma

İyi ki doğdun Ayşenaz!

Demir alma zamanı geldi bu cücelerin limandan, daha dün gibiydi oysa. Ne çok ağlamıştı bu fotoğraftaki kikirdek bilseniz... Ne çok direndi büyümeye... Ama şimdi tek başına, pastasının başında dileğini dilemiş, hediyelerini açmış mutlu bir çiçek kendisi. Ah bir de hastalıklar yakasını bıraksa...

Tatlı gülümsemen hiç solmasın güzel kızım, iyi ki aramızdasın, iyi ki doğdun!


29 Mayıs 2013 Çarşamba

Annem hayatının oyununu "bana" oynadı!

Şanslı bir öğretmen olduğumu arkadaşlarım-meslektaşlarım hep söyler. Sanki seçilmiş velilerin tümü bana gönderilmiştir :) Ben velilerimden 1 isterim, onlar 5 verir çünkü. Beni her sene yine, yeniden şaşırtabilen büyük yıldızlarla çalıştığım için, bence de çok şanslıyım! Yüreği her daim çocuk gibi heyecanla atan anneleri çok seviyorum. Sen "leb" diyorsun onlar hemen "leblebi " için heyecanlanıp işe koyulabiliyorlar.  Bu sefer de öyle oldu. Kırmızı Başlıklı Kız Tiyatrosu için anneler seçildi. Ve geri kalan her şey bana ve çocuklara sürprizdi.

Evet daha önce de ben aile katılımı olarak tiyatro etkinlikleri yaptırmıştım. Kırmızı Başlıklı Kız, Pamuk Prenses ve 9 Cüceler, Çizmeli Kedi, Keloğlan ve Anacığı oyunlarına bakar şaşırır, velilerimle gurur duyardım. Ama bu annelerimiz bugün çıtayı çok yükseltti. Perde, müzik girdi işin içine! Olay yeri incelemeden kıyafet almışlar düşünün! Hepsini ayakta alkışlıyorum, hepsiyle gurur duyuyorum! Her daim çocuklarınızla yüzünüzün gülmesi dileğiyle...






İyi ki doğdun Selda!

Tek başına servise binen, tek başına sınıfa gelen, yine tek başına servisten inip evine giden,
öğretmeninin-yardımcı teyzesinin-sıra arkadaşının-komşu sınıftaki tanıdığı tanımadığı herkesin gönüllü yardımcısı,
her daim neşeli ve çok konuşan,
kendi güzel yüreği hep güzel kızım,
pamuk prenses iyi ki doğdun!

Hep böyle kalman dileğiyle...


16 Mayıs 2013 Perşembe

ANNEM VE BEN GEZİYORUZ: HARİKALAR DİYARI


Dönem başından beri minikler "tek başına" katılıyorlar gezilere. "Anneler Günü Sürprizleri" kapsamında artık gezilerimize-etkinliklerimize annelerimizi dahil ettiğimiz anlaşılmıştır sanırım. Bu defa Ankara'nın-bize bir hayli uzak olan- Sincan ilçesindeki Harikalar Diyarı'ndayız!  

Erken saatlerde gitmiş olmamıza rağmen sıcak  hava  insanı bunaltıyor, amaaa dondurmalar şılap şuluuup yalanınca elbette geriye yorgunluk diye bir şey kalmıyor :) Geriye sadece tadı damağında kalan güzel bir gün oluyor. Tabii çocuklara soracak olursak eminim ki bundan sonra "fotoğraf makinası olan anne geziye katılmasın" diyeceklerdir :))



 Bize her yer deney köşesi: Haftalar önce konuştuğumuz kurbağa yavruları-iribaşlar canlı canlı!







15 Mayıs 2013 Çarşamba

Çılgın Annemle, Anneler Günü Pikniği

Benim annem, güzel annem, aman tek ben mutlu olayım, bir şeyden geri kalmamayım diye Reyhan Cadısı'nın arkasından güler yüzü ve enerjisiyle hep koşturan canım annem...


Benim "portakal" büyüklüğündeki midemin kapasitesini daima "karpuz" ebatlarında gören ve tabağımı daima yer kalmamacasına dolduran, ve daima masadan aç kalktığımı düşünen canım annem...

  






Güzeller güzeli beni anında mumyaya çeviren en hızlı-en pratik oyun arkadaşım canım annem...


  



Boyuma posuma bakmadan bir elinden hep tutmaya çalıştığım, benimle hep çocuk kalabilen canım annem...


"Yensek de yenilsek de önemli olan denemek" diyen canım annem...


Benimle "aynı anda aynı duyguyu" yaşayabilen canım annem...


Kazanmak için hedefe kilitlenen, beni hep çok heyecanlandıran canım annem...

  
Başarıya giden yolda önüne çıkan "her engeli" benim için zevkle aşan canım annem...


Önüne çıkan her engeli pratik zekayla hemencecik aşan canım annem... (Uçan havluya dikkat :))


   
Ben şiirimi okurken, sanki şimdi kollarına konmuşum gibi kucağında okşa beni, ninniler söyle bana...


Ben senin Minik Yıldızınım ve hep öyle kalacağım biliyor musun... Sen de benim için bir yıldızsın ve hep öyle kalacaksın. Seni çok seviyorum. Ve bugün burada benim için yaptığın çılgınlıkların hep kıymetini bileceğim canım annem... Seni çok ama çok seviyorum!


HANİMİŞ: Planlanan yarışmalı oyunlar bittikten sonra hız kesmeyen büyük yıldızların oyunları devam eder: Onlar çok şanslı çocuklar!


10 Mayıs 2013 Cuma

Şaşkına çeviren deney!

Ey  ademoğlu, ademkızı hayatta seni ne şaşırtır bilmem, hem belki seni şaşırtmak da artık çok zordur. (Şaşırmak biraz da saflık gerektirir bana göre)...Ama 4 yaş cücesini ne şaşırtır onu iyi bilirim. Onların gözünde bir büyücü, bir sihirbaz, hakiki bir cadı gibiyim deney saatlerimizde. Volkanlar, yanardağlar, mağma, lavlar, yeraltında neler varmış onu konuşuyoruz bu hafta. İşte en bilindik deneylerden birini yapıyoruz ve sonuç ortada!

HANİMİŞ: Kesinlikle toprağın altını kazmayı düşünmüyorlar "mağmayı kızdırırsak lavlarını püskürtürmüş", "kızıp bizi eritirmiş" mazallah, aman diyelim :))



8 Mayıs 2013 Çarşamba

Minik Yıldızlar Sınıfı neden boş?

Çünkü komşuya gittiler; Renkli Kelebekler Sınıfı'na! Zaten sene başından beri giriş çıkışlarda karşılaşıyorlardı, gezilerde birbirlerini görüyorlardı, bir de dostluk-kardeşlik teması kapsamında sınıflarına misafirliğe gittiler. Gitmişken bir de sanat etkinliği yaptılar oh, mis! Tabii fotoğraf çekilmeden olmazdı, e onu da yaptılar, on yüz bin kere çığlık da attılar, sonra da kürkçü dükkanına geri döndüleeer... 

HANİMİŞ: 
  • Halı renkli, duvarlar renkli, kapılar renkli, tavandan sarkanlar renkli, çocukların kıyafetleri renkli, ellerindeki etkinlikleri renkli... bilmem artık kim bu rengarenklikte çocuğunu bulabilir :))
  • Kaybettiğiniz renginiz vardıysa mutlaka aşağıdaki fotoğraflardan birinde bulacaksınızdır, sadece dikkatli bakın...
  • Bundan sonra 21 öğrenciye çok demeyeceğim; çünkü 32, 21'den çok çok daha kalabalık ve de zormuş!
  • Sen hiç bu kadar çocuğu objektife baktırmayı denedin mi Abidin; ben denedim ve başaramadım!



"Sevgi"nin deneyi olur mu?

Niye olmasın; biz yaptık oldu! Siz de yapın, olur :)

4 yaş cüceleri pür dikkat elindeki mumu getirdi, yanan kırmızı mumdan(Öğretmenin mumu) ateş alarak kendi mumunu yaktı, baktı kırmızı mum kendisine ateş verdiği halde ateşi hiç azalmadı, ne güzel... Demek sevgi paylaşıldıkça artarmış! Gitti yerine koydu yanan mumunu, a baktı beraberce yanan mumlarından kocaman bir kalp oluşmuş! Demek bir bütünün çok önemli bir parçasıymış kendisi. Minik Yıldızlar Sınıfı'nın en önemli bir parçasıymış kendisi. Bu sınıfta vardı-değerliydi-onsuz eksik kalırlardı. Hepsi iyi ki vardı...

HANİMİŞ: Hiç hiç tehlikeli değil merak etmeyin...